Reklam

5 Ağu 2010

İDO Ücret Almasın, Pedallar Dönsün



İDO Ücret Almasın, Pedallar Dönsün

Pedal Sesi Bisiklet Topluluğu, şehir hatları vapurlarında bisiklet ücretsizken deniz otobüslerinde de bisiklete ekstra ücret alınmaması için imza kampanyası başlattı. İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) ve Ulaştırma Bakanlığı'na iletilecek olan imzalarla, "bisiklet kullanımının cezalandırılması yerine ödüllendirilmesini sağlamak" amaçlanıyor.

Topluluk, deniz otobüslerinde bisiklete alınan 3 TL'lik ücretin artık alınmamasını talep ediyor. Dilekçede, "Deniz otobüslerinde aynı kilo ve boyda bavullara ücret alınmazken, çevre ve insan dostu bisiklet için ücret talep edilmesi İDO'nun 'doğa ve insan dostu' söylemiyle ters düşmektedir" denildi. Şimdiye kadar 1.586 kişinin imzasıyla destek bulan kampanyada şu noktalara da işaret ediliyor:

"Bisiklet dünyadaki tek sürdürülebilir ulaşım aracıdır, aynı zamanda insan ve çevre sağlığı için son derece faydalıdır. Bisiklet şehirlerdeki ses ve hava kirliliğini azaltır, trafiği olumlu yönde etkiler, küresel ısınmayla mücadelede etkilidir ve ülkenin petrol bağımlılığını azaltarak ekonomiye katkıda bulunur."

İDO: "Deniz otobüslerinde yer yok"

bianet'in görüştüğü İDO Basın Müşaviri Tolga Uyar, deniz otobüslerinde bisikletten ücret alınmasını şu sözlerle savundu:

"Vapur daha büyük ve geniş olduğu için bisiklete ücret ödenmiyor. Ama deniz otobüslerinin böyle bir kapasitesi yok. O nedenle valizlere nasıl yük parası alınıyorsa bisiklete de yük ücreti alınıyor. Bisiklet için vapur gibi bir alternatif var. Ama eğer olmasaydı bu konuda haklılardı. Ama bisikletçilerin ihtiyaçlarını vapurlarla gideriyoruz zaten. Deniz otobüsleri hızlı ulaşım olduğu için ekstra ücret alınıyor. Hızlı ulaşımı tercih ediyorlarsa bu parayı ödemek durumundalar. Ücret alınmamasını istiyorlarsa kanunen böyle bir talepleri olmalı."



"Para verince yer buluyorlar ama"

Pedal Sesi Bisiklet Topluluğu'ndan Gizem Altın Nance ise İDO'dan yapılan "Vapurlar daha geniş, deniz otobüsünün o kadar kapasitesi yok" açıklamasına "Üç TL verince yer buluyorlar hemen. Yer olmasıydı hiç almazlardı ki" sözleriyle karşı çıktı. Her gün Büyükada'dan Kabataş'a bisikletle gittiğini söyleyen Nance, "Bisikleti motosiklet gibi değerlendiriyorlar. Oysa bazı bavullar bisikletten daha bile ağırken bavullardan para alınmıyor, bisikletten alınıyor. Burada bir mantık hatası var" dedi.

Ağustos sonuna kadar kampanyayı devam ettireceklerini belirten Nance, "İDO reklamlarında, arkada deniz otobüsünün olduğu bisikletli insanların fotoğraflarını kullanırken, bisikletten para alarak kendisiyle çelişiyor" diye konuştu. (BT)

Kampanyaya destek için http://www.pedalsesi.com/idoya/ adresini tıklayarak imza atabilirsiniz.

1 Ağu 2010

İnternet Üzerine 16 Çarpıcı Gerçek

 1. Google yaklaşık olarak 200 Terabyte (2 Milyon Megabyte) veri indeksledi. Bu içerik sadece metin ve yine google’ın tahminlerine göre internetin sadece %0.004′ü
   2. Google internetteki veri miktarını ortalama olarak 5 Milyon Terabayt (5.000.000.000.000.000.000 Byte) olarak görüyor.
   3. Eğer internetteki veri insan beyinlerinde saklansaydı; 1 Milyon insan beynine ihtiyaç olacaktı.
   4. Eğer DVD ler kullanılsaydı 1 Milyardan biraz daha fazla, Blu-ray’ler kullanılsaydı 200 Milyon kadar disk’e ihtiyaç olacaktı.
   5. Dünyanın nüfusunun %5′ini oluşturan Amerika, internet nüfusunun %76.2′sini oluşturuyor.
   6. Hergün 247 Milyar E-posta gönderiliyor. Bunların %80′i (200 Milyar) Spam.
   7. Yılda 90 Trilyon’dan fazla e-posta trafiği oluşuyor.
   8. Amerika nüfusunun %59′u internet ve televizyonu aynı anda kullanıyor.
   9. Ortalama bir genç haftada 31 saatini internette geçiriyor.
  10. 234 Milyon aktif websitesi ve 126 Milyon Blog bulunuyor.
  11. En fazla 21-35 yaş aralığındakiler blog yazıyor ve kadınlar %1′lik bir farkla daha önde.
  12. Kullanıcıların %89′ı günde en az bir kere mobil cihazlarından internete ulaşıyor.
  13. Twitter’in 105 Milyon kayıtlı kullanıcısı var.
  14. Facebook’un 400 Milyondan fazla Aktif kullanıcısı var.
  15. Facebook saniyede 6 Milyon’dan fazla sayfa gösterimi yapıyor, Her dakika 59.000′e yakın resim yükleniyor.
  16. Günde 50 Milyon’dan fazla Tweet yapılıyor. Bu; 3 yıl öncesine göre %1.000.000′lik bir büyüme!

From Paris with Love (2010)


From Paris With Love (Trailer VOST)


Film Künyesi
Yönetmen
Pierre Morel
Senaryo
Adi Hasak, Luc Besson
Müzik
David Buckley
Görüntü yönetmeni
Michel Abramowicz
Tür:
Aksiyon, Suç, Dram
Yapım:
Fransa 2010 92 dakika (Renkli)
Dil:
İngilizce, Fransızca
Dağıtıcı Firmalar:
UIP
Internet adresi:
frompariswithlovefilm.com/

Yorum : İlk başlarda biraz sıkıcı. Kesin izlemelisiniz diyebileceğim bir film değil. İzlemezseniz birşey kaybetmezsiniz. Bir akşamınızı boş geçirmemenizi sağlayacak kadar orta başarılı bir film. John Travolta bence bu role pek gitmemiş. Bu rollerin adamı kesinlikle Bruce Willis' tir.

26 Haz 2010

Türk Malı Vuvuzela!

Güney Afrika 2010 Dünya Kupası' nı izleyenler için eziyet haline gelen Afrika zurnası Vuvuzela' nın, kalıcı işitme problemlerine yol açabilecek seviyede ses çıkarıyor olduğunu biliyoruz. Benim güzel insanım bu konuyla ilgili bir çözüm üretivermiş. Nethaber sitesindeki haberi aynen aktarıyorum.







Dünya Kupası’na damgasını vuran, ancak rahatsız edici sesiyle futbolseverlerin tepkisini çeken “Vuvuzela”, İsviçre’de yaşayan bir Türk girişimci sayesinde Türkiye’de üretilmeye başlandı.

Türk vuvuzelası, Güney Afrika’dakinin aksine 3 parçalı ve çıkardığı ses de, Dünya Sağlık Örgütü(DSÖ)’nün standartlarına uygun. Girişimci Ersel Sertkan, çok tartışılan bu müzik aletinin İsviçre ve Türkiye’deki isim, satış ve marka haklarını aldı.

Genç girişimci, kulakları rahatsız eden sesine rağmen, pek çok kişinin merak ettiği “Vuvuzela”yı, ortak olduğu Bursa’daki kuzeni Mustafa Özkan’ın otomotiv yedek parça üreten fabrikasında üretmeye başladı.

17 Haz 2010

Soru Sorma Sırası Sizde…

Birçok durumda, bir görüşme esnasında sorduğunuz sorular, verdiğiniz cevaplara oranla daha fazla bilgiyi açığa çıkarabilir. İşe alım sürecinde dikkat edilen hususlardan biri de algısı kuvvetli adaylar ve sorularıdır; bu sorular analitik yeteneklerin firmalar tarafından göz önünde bulundurulması açısından önemlidir.

Profesyonel hizmetler şirketi Deloitte’te genel müdür olan Kent Kirch, “Bir görüşmeci olarak mülakat sonunda ‘Cevaplamamı istediğiniz bir soru var mı?' diye sorduğumda ‘Hayır, sanırım hepsini cevapladınız,' denmesi oldukça moral bozucu oluyor” diyor. “Bazen gerçekten sinir bozucu olabiliyor... Bir adayın çalışması gereken şeylerden birisi de mülakatta sorabileceği zor bir soru bulmak olmalı. Kendi adıma, biri cevaplaması oldukça güç bir soru sorduğunda buna bayılıyorum.”

Sorular aynı zamanda, neredeyse tüm işe alma elemanları ve yöneticilerinin ümitsizce görmek istedikleri heves göstergesidir. Bir teknoloji danışma şirketi Sapient’te küresel işe alım şefi olarak çalışan Austin Cooke’a göre “İlgi göstermenin yolu birbirini izleyen sorular sormaktan, yapılana gerçek bir ilgi duymaktan ve sizin de ön araştırma yaptığınızı göstermekten geçer.

En İyi Soru Tipleri

Firmalara sorulacak iyi sorular bütünü diye bir şey söz konusu değildir. Büyük bir yağ ve petrol dağıtım şirketi olan Petro’da işe alım şefi olarak çalışan Jennifer Scott, “Sorular üzerinde düşünülmeli, eski bir soru sorulmamalı, çünkü iyi bir işe alımcı size soru sor dendiğini bilecektir ve bu can sıkıcıdır” diyor. “İnsanların genel soru tipleriyle gelmesinden nefret ediyorum.”

İşe alım uzmanları, araştırdığınız sektör ve şirkete özgü sorular sormanın öneminden bahsediyor. Kirch’e göre en iyi adaylar “mülakatı yapan kişinin işinin iyi düşünülmüş sorularla bildiğini gösterenlerdir. Şirketi belli bir dereceye kadar tanıyorsunuz, sorunuz hakkında da düşündünüz. Olay hazırlığa kadar gidiyor, bu görüşme hakkında içeri adım atmadan çok daha önce düşündüğünüz ve gerekli hazırlıkları yaptığınız izlenimini bırakırsınız.”

Pek çok işe alım uzmanı mülakat esnasında bir noktaya tutunarak bunu derinlemesine araştıran, irdeleyenleri görmek ister. Scott bunu “Bana kendi başına düşünebileceğini göster” diyerek açıklıyor.

Dört Başlangıç Sorusu

Söz konusu iş ve durum için uyarlamayı kendiniz yapacak olsanız da, size başlangıç için yol gösterici olabilecek şu dört soruya bir bakalım.

1. Buranın kültürü hakkında beni bilgilendirebilir misiniz?

İşe alınıp bu deneyimi kendiniz yaşamadıkça, şirket kültürü ile baş etmek zor olabilir. Şirketin kişiliğini açığa çıkarmak açısından mülakatta sorulacak sorular iyi bir şanstır.

2. Kariyerinizde bu noktaya nasıl ulaştığınızı söyleyebilir misiniz?

Bu soru iki aşamada güzel bir sorudur: Potansiyel iş arkadaşları veya potansiyel patron hakkında biraz bilgi edinme şansı verir, ayrıca mülakatı yapan kişinin de egosunu tatmin eder. “İnsanlar kendileri hakkında konuşmaya bayılır, eğer karşınızdaki işe alım uzmanını kendisi hakkında konuşmaya itebilirseniz bir adım yukarıya çıkarsınız” diye açıklıyor bu durumu Cooke.

3. İdare tarzınız hakkında bilgi verebilir misiniz?

Eğer patronunuz olabilecek biriyle mülakat yapıyorsanız, sizi ve çevrenizdekileri nasıl yönettiğini anlamak oldukça önemlidir.

Bu soruya verilecek yanıt birkaç şeyi açığa çıkarmalıdır. Ekibe katıldığınızda karşınıza çıkabilecek birtakım zorlukların farkında olmanızı sağlayacak, bunun yanında muhtemel iş arkadaşlarınızın rahatsız edici sorulara nasıl yanaştığını görme fırsatı da verecektir. Ne kadar açık sözlü olduklarını kavrama şansı da sunabilir.

4. İş memnuniyetini sağlayan en önemli kaynağınız nedir?

Bu soru potansiyel iş arkadaşlarınızın şirketin gücüne olan itibarlarını ve bu güç hakkında düşündüklerini anlamanıza yardımcı olur.
 
Kaynak

Eğer Fazla Kalifiye Bir Adaysanız...

Eğer Fazla Kalifiye Bir Adaysanız Kilit Mülakat Sorularını Nasıl Cevaplarsınız?
Özellikle işsizliğin yüksek olduğu ve finansal kriz yaşanan durumlarda pek çok aday kendi vasıflarının altında özellikler gerektiren işlere başvururlar. Peki fazla vasıflı bir aday olmanız mülakata çağrılmayacağınız anlamına gelir mi? Eğer doğru davranırsanız gelmez.

İlk olarak kendinizi aranan özelliklere aşağı yukarı yüzde yüz uyan finalistlerden biri olduğunuz düşüncesine alıştırın. İK direktörü ve ‘İşe Aşmadan Ünce Sormanız Gereken 96 Harika Mülakat Sorusu’ adlı kitabın yazarı Paul Falcone “Hiçbir zaman kusursuz bir aday bulamayacaksınız” diyor. “Herkes ya fazla ya da eksik olacaktır”.

Eğer şanslıysanız müstakbel patronlarınız yetenek birikiminizin ve deneyimlerinizin, size sunulan pozisyonun çok üstünde olmasından mutluluk duyabilir. Bir IT sorumlusu ve Technisource’un yöneticilerinden biri olan Greg Gary “Bazen müşterilerimiz fazla vasıflı adayları tercih ediyor” diyor. “Teoride iyi bir yönetici etrafında kendisinin bilmediklerini bilen kişiler bulundurmayı tercih eder”.

İkinci adımda şunu anlamalısınız: özgeçmişinizde gizlemeyi başardığınız deneyimlerinizi mülakatta saklayamayabilirsiniz. Bir danışman ve ‘Sorunlarınızı İşe taşımayın: Başarıyı Engelleyen Ailevi Sorunları Aşmak’ adlı kitabın yazarı Sylvia Lafair “Kendinizi yanlış değerlendiriyorsanız, başkalarına pazarlayamazsınız” diyor.

Hatta, “Adayın fazla vasıflı olduğu gerçeğini mülakatın başında kabul edip bunu hiç unutmaması daha iyidir” diyor Falcone. Bu yüzden, fazla kalifiye bir adayın karşılaşabileceği soruları ve bunlara verilebilecek etkili cevapları araştırın.

Pek çok yeteneğinizi kullanamayacağınız bir işte sizi ne motive edebilir?

Bir insan kaynakları ya da işe alım direktörünü en çok endişelendirmesi gereken nokta açık pozisyonun sizi teşvik etmeye yetmeyeceği olmalıdır. Vasıflarınızın altında gereklilikleri olan bir işin, becerilerinizi zorlayıp sizi geliştireceğini savunamayacağınıza göre, başka bir yaklaşım denemelisiniz.

“Hiçbir zaman şevkiniz, öğrenmeye ve insanlara bir şeyler öğretmeye olan açlığınız söz konusu olduğunda asla fazla kalifiye olamazsınız” diyor Lafair. “Kendinizi satıyorsunuz, vasıflarınızı değil”

Şirketin kısa vadede görünüşünü değerlendirdiğinizde, yakın bir zamanda bir terfi beklememeniz gerektiğini görüyorsunuz. Bu sizin için sorun olur mu? Olmazsa neden?

Tabi ki, “Hiç problem değil. Ne kadar çalışırsam çalışayım bana hiçbir faydası olmayacak bir işte çalışmak harika olurdu” diye cevap vermeyeceksiniz. Ama “Günlük işlerimi yaparken, firmanız hakkında mümkün olduğunca çok şey öğrenmek isterim. Ekonomi düzeldiği anda şirketinizin bana daha büyük olanaklar sunacağından şüphem yok” diyebilirsiniz mesela.

Açıkçası, bu kurumun nasıl olup da sizi elinde tutabileceğini anlamıyorum. Sıkılıp bunalmayacak mısınız?

Firmaların bir başka korkusuysa, ekonomi düzelir gibi olduğu ilk anda sizin başka ufuklara yelken açmanızdır. “İşe alım departman direktörü eğer fazla kalifiye birini işe alıyorsa, o kişinin iş aramaya devam edeceğini iyice anlamalıdır” diyor Gary. Onların bu korkusunu, o firmada gelebileceğiniz olası pozisyonların sizin profesyonel gelişiminiz için olumlu olduğunu düşündüğünüzü söyleyerek cevaplayın.

Neden bu şirkette kalacağınıza inanmalıyım?

Sağduyulu firmalar sizin hak ettiğinizin altında standartlarda bir işiniz de olsa o firmaya bağlı kalıp kalmayacağınızı bilmek isterler. Bu durumda da geçmişinizde bunu nasıl başardığınıza dair örnekler vermelisiniz. “Eğer özgeçmişiniz bir sürü değişik şirket ismiyle dolu olmak yerine, tutarlı bir yapı sergiliyorsa, bu zaten yeterli olacaktır” diyor Gary. “Son işinizde ne kadar uzun süre çalıştığınıza dikkat çekin, ve sizin için önemli olanın ortama uyum sağlamak olduğunu belirtin.” 

Bu pozisyonda başladığınız takdirde, bu firmada nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz?

Gelecekle ilgili konuşurken, kendiniz ve müstakbel firmanızdan iş ortaklarıymış gibi bahsedin. “O şirkette çalışmak için ne kadar hevesli olduğunuzu ve sizi orada uzun seneler tutabilecek olanaklar gördüğünüzü söyleyin” diyor Pongo Resume CEO’su Rodney Capron. Buradaki hile, görüştüğünüz kişiyi aradığınız şeyin, ani terfiler silsilesi yerine, uzun vadede yavaş yavaş yükselmek olduğuna inandırmaktır.

Beş yıl sonra bu işe neden girdiğinizin açıklamasını nasıl yaparsınız? Ve bunu nasıl kanıtlarsınız?
Bu zor bir sorudur, çünkü kendinizi hem hırslı, hem de geleceğiniz hakkında gerçekçi biri olarak göstermeniz gerekir. Görüştüğünüz kişiyi her tür profesyonel fırsatı en iyi şekilde değerlendirmek gibi bir yeteneğiniz olduğuna ve beş yıl sonra şirkete pek çok başarı kazandırmış olacağınız konusunda emin olduğunuza inandırın.
 
Kaynak >>>

15 Haz 2010

İş Görüşmesine Giderken Nasıl Giyinmeliyim?

Bir iş görüşmesi için hazırlanmanın bir parçası da, sizin o şirket için iyi bir seçim olduğunuzu göstermenin yollarını aramaktır. Aslında görünüşün önemi olmamalıdır ama, acı gerçek şu ki: genelde daha tek bir söz bile söylemeden, insanlar tarafından yargılanırsınız. 

Şirketin giyim kurallarını öğrenmek için telefon etmek gibi doğrudan yöntemler ya da mülakattan birkaç gün önce şirkete giren çıkanı gözlemlemek gibi dolaylı yöntemler kullanabilirsiniz. Her ikisi de şirketin genel tarzını belirlemek için geçerli yöntemlerdir.

Kabul edildiğiniz takdirde giyinmeniz gerekenden bir derece daha iyi giyinmeyi amaçlayın. Bu sizin şirket içinde kendinizi geliştirmek ve başarılı olmak istediğinizi gösterecektir. Herhangi bir şüpheniz varsa klasik bir takım elbiseyle görüşmeye gidin. Bu elbiselerin hem kadınlar hem erkekler için uygun farklı farklı modelleri vardır ve oldukça ucuza alınabilir. Bu takıma bir de temiz gömlek ve kıravat eklediğiniz takdirde, uygunsuz bir duruma düşmeniz pek mümkün değildir.

Kendinizi rahat hissederseniz rahat davranırsınız ki bu stresli mülakat koşullarında çok gereklidir.

Uygun giyinmek, temiz bir gömlek ve parlak ayakkabılar bir işi almanızı sağlayacak unsurlar değildir. Fakat temel kurallara uymamak o işi kaybettirebilir.

  • Fazla Rahat Giyinmek – Size günlük giyinebileceğiniz söylendiyse bile, yine de çok abartmayın. Yırtık kotlar, eski püskü t-shirtler, pis spor ayakkabılar kesinlikle evde bırakılmalıdır. Uygun bir kot pantolon, kıravatsız bir gömlek sizden bekleneni yerine getirdiğiniz anlamına gelecektir.
  • Başınıza hiçbir şey takmayın – İş görüşmesine hiçbir koşulda şapka ya da kukuletayla gitmemelisiniz – bir şeyler saklıyormuş gibi görünürsünüz.Tabi bu kuralın dini ve tıbbi istisnaları olabilir.
  • Kıyafetlerinizin bedenini doğru seçin – Eğer üstünüze uymayan bir takım ödünç aldıysanız ya da bol kıyafetler giymekten hoşlanıyorsanız, mülakata giderken daha uygun kıyafetler seçin.
  • Fazla çarpıcı olmak – Bazı sektörlerde işe yarayabilir ama iş görüşmelerine giderken dekolte giymeniz pek hoş karşılanmayacaktır. Sahip olduğunuz başka değerlere güvenmelisiniz.
  • Tuhaf kıravatlar – Bu tür kıravatlar size ne kadar harika görünse de, görüştüğünüz kişi sizin şirkete ne kadar eğlence katacağınızı değil, yeterince ciddi olmadığınızı düşünecektir.
  • Abartılı aksesuvarlar kullanmayın – Sizinle görüşen kişinin taktığınız garip mor broşa değil sizin söylediklerinize konsantre olmasını sağlamanız gerektiğini unutmayın.
  • Belli belirsiz bir makyaj – Gözlerinizi ve ağzınızı ortaya çıkaracak bir makyaj yapabilirsiniz ama fazla abartılı şeylerden uzak durmalısınız.
  • Güçlü kokular – Aşırı ya da çok az parfüm kullanmak ciddi bir turn off olabilir. Mesela böyle bir durumda sigara kokusu çok ağır kaçabilir. Hoş fakat doğal bir kokunuz olmalı.
  • Piercing ve dövmeler – Bu da gittikçe yaygınlaşan ve firmaları artık pek de alakadar etmeyen özelliklerden biridir. Yine de eğer bu tarz şeyleri çıkartamıyorsanız, itici ya da abartılı dövmeleri kapatmaya çalışın.
Eğer iş görüşmesine o anki işinizden çıkıp gittiyseniz ve tekrar geri dönmek zorundaysanız, normal bir günde giyineceğinizden çok daha farklı giyiniyor olabilirsiniz.

Eğer şüphe yaratmak istemiyorsanız her iki duruma da uyarlanabilecek şeyler giyin, ya da o civarda çalışan arkadaşlarınız varsa görüşmede giyeceğiniz kıyafetleri orada bırakıp bırakamayacağınızı sorabilirsiniz.

- İş Görüşmesine Giderken Nasıl Giyinmeliyim? | Monster (Google Sidewiki'de görüntüle)

Mülakat Sırasında Uymanız Gereken 7 Kural

Mülakat Sırasında Uymanız Gereken 7 Kural

-->

Eğer büyük bir sıçrayış yapmak istiyorsanız- sizi gücün ve iş dünyasının merkezine yaklaştıracak bir sıçrayış-  bir sonraki iş görüşmeniz bundan öncekilerden farklı olmalıdır. İşe alımda en başarılı kişi veya sizinle mülakat yapan kişi ne aradığını tam olarak bilir. Başarılarının devam etmesi için nasıl birine ihtiyaçları olduğunun farkındadırlar.

Öyleyse büyük maça hazır olduğunuzu nasıl kanıtlayacaksınız? Büyük bir oyuncu gibi düşünerek. İş görüşmesi karar verecek kişiyi etkilemek için en iyi şansınızdır ve başarılı olmak için uymanız gereken birkaç temel kural vardır. İşte size başarılı olmanızda yardımcı olacak tavsiyeler:

1.BÜYÜK RESMİ GÖRDÜĞÜNÜZÜ KANITLAYIN
İş görüşmesine çağırılan bütün adaylar iş hayatına özgü önemli bilgilere sahiptirler. Ancak daha fazla bilgiye sahip ve bu bilgileri nasıl kullanacağını bilen kişilerin şansı daha yüksektir. İşe alım uzmanları geniş bakmanın öneminin farkında olan kişileri tercih ederler.

Tavsiye
: Büyük resme giden yolları bildiğinizi ve onların önemini kavradığınızı ayrıca bu bilgilerinizi nasıl birleştirip kullanabileceğinizi gösterin


2.PATRONUN İLGİSİNİ ÇEKECEK NOKTALARI BULUN
Ödevinizi yapın ve başvurduğunuz şeyin sadece bir iş veya terfi olmadığının, aynı zamanda firmanın asıl yöneticisinin de bu konuda söz sahibi olduğunun farkına varın. Sizin patronunuzun kime rapor verdiğini ve patronunuzun patronunun ilgisini neler çeker biliyor musunuz?

Tavsiye
:  Kendi bilgi birikiminizi konuşmanın bir parçası haline getirin. İş görüşmesi sırasında sadece başvurduğunuz pozisyonla ilgili değil, ayrıca firmanın genel işleyişiyle ilgili de bilgi sahibi olduğunuzu gösterin. Dikkat çeken bir soru sorun. Mesela: " Hindistan'daki pazarlama alanın büyütülme potansiyeli hakkında ne düşünüyorsunuz?"


3.ÇÖZÜM ÜRETİN
Uzman yöneticiler çözüm bulmada yaratıcı fikirler üretebilecek adayları tercih ederler. Sorunun detaylarını bildiğinizi göstermektense, bu soruna çözüm bulmada hazır olduğunuzu gösterin.

Tavsiye
: Geçmişte karşılaştığınız ve çözdüğünüz problemleri düşünün ve bu tip sorunlarla nasıl başa çıktığınızı anlatın.


4.CESAREETİNİZİ GÖSTERİN
Kiminle iş görüşmesi yapıyor olursanız olun, karşınızdaki kişi azimlidir ve sizin de öyle olmanız gerekir. Firmalar konuşmaktan çekinmeyen ve düşüncelerini açıkça dile getirebilen kişileri tercih eder. Başarılı bir iş görüşmesinin tek yolu kendinize güvenmektir.

Tavsiye
: Risk almaktan korkmadığınız ve bunun sonucunda başarılı bir değişikliğe imza attığınıza dair örnek vermeye hazırlıklı olun.


5.ANLAYIŞLI TARAFINIZI DA GÖSTERİN
Evet, kendinize güvenmeli ve fikirlerinizi desteklemelisiniz; ancak bazı zamanlarda katılmasanız bile anlayışla karşılayabileceğiniz ve destekleyeceğiniz durumlar olduğunu da göstermelisiniz.

Tavsiye
: Deneyimlerinizden yararlanarak rekabete açık olduğunuzu ve firmanın yararına olacak fikirleri savunabileceğinizi göstermelisiniz.


6.DİNLEYİN
Konuşmaktan çekinmediğinizi göstermek kadar, çok aşırı konuşmamanız da önemlidir. Karşınızdaki kişinin konuşmasını bölmeden dinlemeyi bildiğinizi gösterin.

Tavsiye
: Sizi başarılı bir dinleyici gibi gösterecek sorular sorun. Örneğin eğer size belirli bir durum karşısında ne yapacağınız sorulursa hemen cevap vermenin büyüsüne kapılmayın ve o durumla ilgili mantıklı sorular yöneltin.


7.POZİTİF OLUN
Eğer dünyadaki her yöneticinin nefret ettiği bir şey varsa, o da mızmız bir çalışandır. Unutmayın ki herkes takıma pozitif enerji ve gerçek girişkenlik getirecek birini işe almak ister. Sorunlar karşısında ürettiğiniz pozitif sorunlar ve takındığınız pozitif tutumun nasıl başarılı olduğuna dair örnek vermeye hazır olun.
Tavsiye: Sizi bunu yapmaya yönlendirseler de, eski yöneticinizle ilgili olumsuz bir yorumda bulunmayın.
 Mülakat Sırasında Uymanız Gereken 7 Kural | Monster (Google Sidewiki'de görüntüle)

13 Haz 2010

Dünya Kupası Programı ( Google Calendar )

Dünya Kupası 2010 maçlarını kaçırmamak için Google Calendar' ınıza ekleyebilirsiniz. Aşağıdaki linke tıklayarak sayfanın sağ altındaki butona tıklayın ve maçları Google Calendar size haber versin. Bu linkteki takvim Londra saatine göre hazırlanmış. Eğer kendi takviminizin saat dilimi ayarı doğru ise zaten otomatik olarak Türkiye saatine göre düzenleniyor. Buna dikkat etmeniz gerekiyor.




Dünya Kupası Takvimini eklemek için tıklayın;
http://www.google.com/calendar/embed?src=rp57smf89rsb1hgo09abvq1mhg%40group.calendar.google.com&ctz=Europe%2FLondon&gsessionid=MG44rx_2AiF477T_pgc8uw

2 Haz 2010

Ben askerden döndüm...

12 Aralık 2009' da Ankara Mamak Mebs Okulu' nda bağlamıştım botlarımı. Şan ve şeref dolu 156 günü tamamladıktan sonra 17 Mayıs 2010' da, vatani görevini tamamlamış olmanın haklı gururu ile İstanbul' a dönmüş bulunuyorum. Bu kadar zaman içerisinde memlekette neler oldu hiç fikrim yok. Çok şey kaçırdığıma eminim. Askerlik insana neler hissettiriyor, nasıl bir travma yaşatıyor bunu ancak yaşayan bilir. Vaktim olursa tüm bunları yazmak istiyorum.